Yayın evi: Arkadya
Orijinal adı: The Bungalow
Sayfa Sayısı: 347
Kitabı
elime alıp okumayı her ne kadar geciktirsem de dün akşam nihayet oturup
bitirdim. Böğürtlen kışından sonra gözüm kapalı almıştım kitabı ve beklentimde
hayli yüksekti. Peki beklentimi karşıladı mı? Kesinlikle. Hatta üstündeydi bile
diyebilirim. Her karakterin, her satırın beni bu kadar etkileyeceğini bilsem
biraz daha erken okurdum kitabı. Saatler sonra kafamı kaldırdığımda hem kitap
bitmişti hem de ben. Cidden nasıl geçti, nasıl o sayfalar çevrildi
hatırlamıyorum. Kitapta bir yerden sonra mendilinizi hazır edin.
Kitaptaki başrol karakterimiz Anne. Onun ağzından okuyoruz kitabı. Evlenmesine haftalar kala düğününü 1 yıl uzatıyor ve en yakın arkadaşıyla beraber Bora bora adasına, askerlere yardıma gidiyor. Olaylar da buradan sonra başlıyor. Kısaca tüm kitap boyunca duygu karmaşası yaşayıp sonunda da bit artık be kalbim dayanmayacak dedirten bir kitap kendisi.
Arkadya yayınları birçok
yayın evinden daha kaliteli ve uygun fiyatlı kitaplar satıyor. Mesela dex her
ne kadar çok sevdiğim bir yayın evi olsa da kitap kapakları çok dayanıksız ve
indirimleri arkadya kadar güzel olmuyor. Dex'in bir çok kitap evinden farkı da
hızlı kitap çevirisi ve her kitaba göre ayraç çıkarması. Neyse konuyu yayın evi
karşılaştırmasıyla bölmüyorum.
Saraj Jio şu an 5. kitabını yazdı ve Türkiye de en son 3. kitabı böğürtlen kışı yayınlandı. Umuyorum Arkadya bizi fazla bekletmeden çevirir kitapları.
Kapak konusuna gelirsek. 3 kitaptan en az beğendiğim kapak bu kitaba ait. Bilemiyorum okuduktan sonra inceleyince sadece çiçek kısmının kitapla alakası vardı. Orijinal kapağı yan tarafta. Zaten bu kapağı görünce türkçe kapağı gözüme daha bir güzel geldi. :)) Ama orijinal kapak kitaba daha çok uyarmış. Ben en çok böğürtlen kışına aşık olmuştum. Diğer ülkelerin kapaklarına nazaran daha hoş ve türkçe de kitabın adı daha etkileyici duruyor. Gene konuyu dağıtmaya başladım :P
Kitabı henüz
okumamış ve merak edenlerin yazının devamını okumamasını tavsiye ederim :)
Bana sorarsanız kitaptaki
tek aşk -yan karakterler dışında- Anne&Westry değildi. Kitabın başından
beri Anne'e hiçbir kötü davranışta bulunmayan ve 1 yıl onu bekleyen, bir de
üstüne düğünden önce bir şeyi halletmem lazım diyen Anne'e karşı
anlayışlı olan Gerard. Sonuç olarak tüm kalbini ona adayan ve kendisine
verilen yarım kalple idare eden bir karakter oldu. Peki Anne'in birçok olayın
üstüne gitmemesi ve Westry'nin gidip Anne'i bulmaması yani kısaca ortada biraz
birbirlerinin iyilikleri için harcanan bir aşkın olduğunu düşünüyorum. Sarah
Jio yazarken o kadar aşk dolu yazıyor ki eminim benim takıldığım bu yerlerin
onun için anlamlı bir açıklaması vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz onaylandıktan sonra gözükecektir :))