28 Mart 2014 Cuma

Asi - Thomas E. Sniegoski / Kitap Yorumu


Yayınevi: Artemis
Sayfa Sayısı: 436
Orijinal Adı: The Fallen

     Genel bir yorum yapmak gerekirse, tek söyleyebileceğim vasattı. Normalde bir kitabı sevmesem bile, o kitapta bağlandığım bir şeyler olurdu ama bu kitap cidden hiçbir konuda kurtarmıyor. Yazar akıcı yazmış evet ama kurduğu cümleler çok basit. Ayrıca ana karakterimiz Aaron cidden adamı deli eder. Belkide okuduğum kitaplardaki erkek karakterlerin bu kadar zayıf olduğunu görmediğim için şaşırmışımdır ama sürekli ders çalışmalıyım lafını söylemesi sinir bozucuydu.

     Kitabın konusuna gelecek olursak

Aaron adındaki erkek karakterimiz 18 yaşına basınca, kendisinde meydana gelen değişimleri fark eder. Mesela köpeği Gabriel'ı duyabildiğini ve hiç bilmediği dilleri anlayıp konuşabildiğini anlaması gibi. Tabii tek değişim bu olmaz. Ardından Zeke adındaki meleğin (ben bu ismi sürekli zeki olarak okuduğum için pek ciddiyeti kalmadı meleğin :D) karşısına geçip melek zırvalıklarını anlatmasıyla hayatı değişir. Aaron aslında babadan melek, anneden insandır ve bu karışıma verilen isim olan 'Nefilim'dir. 

Tamam her şey buraya kadar iyi, hoş. Zaten melek temalı kitapların fazla bir kurgu şansı olmuyor. O yüzden beklentim çok çok farklı bir konu okumak yerine, iyi bir anlatım okumaktı ama o konuda kesinlikle hayal kırıklığına uğradım diyebilirim. 

Kitabın son 50 sayfası anlatım bakımından daha sürükleyiciydi ama kitabı okurken sürekli cümle atladığımı inkar etmeyeceğim. Kitapta yer alan değişik varlıklar, kitabı sürükleyici hale getirmişti ama okuyup bitirdikten sonra bende hiçbir etkileri olmadı. 

Kitabın başlarında ise komik bulduğum bir iki diyalog vardı. Hemen onları paylaşayım :D

'İnsanoğlundan büyülendik. Aramızdaki mesafe kayboldu.' Şişeyi elinde tedirgince çevirdi. 'Onlara bazı şeyler öğretmeye başladık. Tanrı'nın onlara gerek görmediği şeyler. Silah yapmak astroloji, havayı okumak...' Zeke acıyla güldü. 'İçimizdeki kafasızlardan biri kadınlara makyajı da öğretti.' Melek şişeyi ağzına götürdü. 'Kız arkadaşın akşam dışarı çıkmadan önce aynanın başında iki saat oyalanıyorsa bizi şuçlayabilirsin.'  (s.109)


Yeni gelen melek sert bakışlarıyla içeriyi taradı. Önderlerinin arkasından içeriye sessizce başka melekler de girdi. Hepsi ölü gibi solgundu ve aynı giysileri giymişti. Bir yerde indirim vardı herhalde, diye düşündü Aaron.  (s.175)

Kitabın beyaz teması hoşuma gittiği için almıştım ama 2. kitabını almak gibi bir niyetim yok şu an. Bir de artemisin normal kitap boyutundan daha küçük çıkardığı bir kitap olduğu için, kitaplıkta nereye sıkıştıracağımı bilemiyorum :(



20 Mart 2014 Perşembe

Mirasyedi - Grace Burrowes / Kitap Yorumu


"O, kontun her şeyiyle ilgileniyordu.
Kontun gerçekten istediği şey hariç..."


     Kapağın arkasında yazılanlar:

BAŞTAN ÇIKARILAMAYAN BİR KONT...
Westhaven Kontu Gayle Windham, Moreland dükünün ilk meşru oğlu ve varisi. Evlenmesi için babasının yaptığı inanılmaz baskıdan kaçmak için yazı, Londra'daki evinde geçirmeye karar verir. Orada onu gizemlerle dolu güzeller güzeli kahyası beklemektedir.
SAVUNMASIZ BİR KADIN...
Güzel, eğitimli ve yetenekli bir kadın, Anna Seaton. İşte bu yüzden , Gayle Windham onun kahya olarak çalışmasını anlayamıyor.
Bu ikili yakınlaşıp, birbirlerinin kalplerini çalarken, Anna'nın sırlarıi kontun düzenli hayatını mahvetmek üzeridir. Ah bir de kont kadını nelerden koruyacağını bilse...

Sayfa Sayısı: 359
Yayınevi: Koridor
Orijinal Adı: The Heir 

   Kitaba dün başlayıp aynı gün bitirdim. Yazarının akıcı ve olayları belli karakterlerin üzerinden işleyerek yazması, kitabı daha güzel hale getirmiş. Anna'nın laf sokmaya bayılan bir karakter olması kitabı sevmemdeki en büyük etken. Tabii sürekli iffetimi kaybedemem demese Anna karakterini daha çok sevebilirdim. :P  Boş bir vaktimde okuyabileceğim güzel bir kitaptı benim için.


16 Mart 2014 Pazar

Carol Cassella - Oksijen / Kitap Yorumu




Sayfa Sayısı: 445
Yayınevi: Artemis
1. Baskı: 2009

OKSİJEN

“… bir komplikasyon oluştu.”

         

         Öncelikle, yazarımız bir anestezi uzmanı ve kitap da anestezi uzmanı olan Marie’yi anlatıyor. Bu yüzden birçok tıbbi terim var ama hiçbiri rahatsız edecek derecede değil. 

         Carol Cassella, ne kadar çok akıcı bir dille yazmış olsa da konu çok yavaş ilerliyor. İtiraf etmeliyim ki ortalara doğru sıkıldım ve bitireyim de başka bir kitap okuyayım dedim. Ama şimdi dönüp bakıyorum da tüm olaylar, Marie’nin yaşadığı duygular, hepsi aklımda ve bu kitabı her görüşüm de aklıma gelecek gibi. Yani kitap yavaş ilerliyor ama bir şekilde sizi kendisine bağlıyor. Belki de o yüzden ortalarında sıkılıp bırakamadım. Çünkü sonunda ne olacağını merak ediyordum ve yazarımız bu konuda herhangi bir ipucu vermedi, son sayfalara kadar.

         Bir de satırı satırına sindirerek okuduğum tek kitap olma özelliğini taşıyor. Çünkü her bir satır sizi yormuyor ve roman cümlesiymiş gibi gelmiyor. Hem biraz sıkılıp hem de kopamadığım bir kitap oldu benim için.

         Kitap şimdiki zamanla ve 1. Tekil kişiyle yazıldığı için okurken sanki o şeyleri siz yaşıyormuşsunuz gibi geliyor, en azından benim için öyleydi. Bu kitap beni fantastik dünyanın aşırılığından ve birçok aşk romanının hayalperestliğinden uzaklaştırdı diyebilirim. Doktorların mesleklerinde yaşadıkları sıkıntıları ve biz umursamadıklarını sandığımız anlarda asıl onların en çok endişelenen insanlar olduklarını fark ediyoruz.

         Kitabın son sözünde, tüm yaşanılanların birer kurgu olduğunu ve hiçbirinin gerçek hayattan alınmadığını okuduğumda hem rahatladım hem de çok şaşırdım. Çünkü kitaba o kadar alışmışım ki sanki bu karakterlerin hepsi var ve bir yerlerde yaşamlarını sürdürüyorlar.

         Sonuç olarak hiçbir beklentide olmayıp, sadece kafa dinlemek istiyorsanız, bu kitabı rahatlıkla tavsiye ederim. 




Kitabın yurt dışında çıkan kapağı. 


Kitabı okurken dinlediğim müzik:


12 Mart 2014 Çarşamba

Kitap Alışverisi #3

     Gün geçmiyor ki cüzdanımda büyük delikler açan alışverişler yapmayayım. Henüz iki gün önce 6 kitap almıştım ama bugün çok sevgili arkadaşlarımla Kadıköy gezmemiz sırasında yok 3 al 2 ödeymiş, yok ikisini şu fiyata yaparımlarmış derken hangi ara 3 kitap aldım bilmiyorum :((




     Boleyn Mirası: Philippa Gregory tarihi aşk romanlarında kesinlikle harika bir yazar. Daha önce Mahkum Prenses, Beyaz Kraliçe, Boleyn Kızı ve Bakirenin Aşığını okumuştum ve Bakirenin Aşığında neredeyse hiç olay olmamasına rağmen bir solukta bitmişti. Bu kitabı görünce de seriyi tamamlayayım dedim. 

    Hush Hush Serisi (Fısıltı-Sessizlik): İlk kitabın yarısını 2012 yılında e-book olarak okumuştum, hoşuma gittiği için kitabını almaya karar vermiştim ve 1,5 yıldır almak niyetindeydim. Bugün şeytanın bacağını kırıp aldım kitapları :D Gittiğim kitapçıda sadece bir ve üç vardı. 

11 Mart 2014 Salı

Subat 2014: Hangi kitapları okudum?


     Şubat ayı bol bol tatil yaptığım ve gezdiğim bir ay olduğu için fazla kitap okumamışım. Yukarıda 4 kitap var ve aralarında bir de Yağmur Sonrası olması gerekiyordu. Ama dün arkadaşıma kaptırınca bunları çekip koyayım dedim. Neyse 5 kitap ile Şubat ayını bitirmiş bulunmaktayım.

     1. Serseri - Rachel Vincent
     2. Yağmur Sonrası - Sarah Jio 
     3. Çavdar Tarlasında Çocuklar
     4. Soğuk Kahve - Ahmet Batman
     5. Harry Potter ve Felsefe Taşı - J.K. Rowling

10 Mart 2014 Pazartesi

Kitap Alışverisi #2

     Yeni okul döneminin başlaması gerek zaman gerekse para konusunda beni epey sıkıntıya soktu. Ders kitaplarımın fiyatı yaklaşık 100 lirayı buluyor ve bunu yazarken bile içim daraldı :((( Her neyse konumuz bu değil :D 

     Bugün sözde Taksimdeki Atatürk Kütüphanesine gidecektik ama çok sevgili arkadaşımın sonradan çıkan dersi yüzünden 3 saat gecikmeli buluştuk ve kütüphane işi yalan oldu. Çünkü o 3 saatte d&r da kitaba doymuş, üstelik 6 kitap almış oldum. Kütüphane işi de kısa süreliğine ertelendi. 

     6 kitap aldım dedim ama hiçbiri d&r a ait değil. 4 tanesi migrosun yaptığı kampanyalı Artemis kitaplarından, 2 tanesi ise akmardaki her zaman gittiğim kitapçıdan aldıklarım.





     1. Uzak Saatler: "Her şey bir mektupla başladı. Uzun zaman önce kaybolan, yarım yüzyıldır bir evin karanlık tavan arasındaki posta kutusunda sahibini bekleyen bir mektupla..." 
Kitabın arkasında yazan yazı tamamen bu ve bu tür konuya sahip yanlış hatırlamıyorsam 3 kitap okudum. Yani mektupla başlıyor ve tüm kitap boyunca bir kişi eksik parçaları birleştiriyor. Şimdiye kadar bu konu beni baymadığı için alayım dedim. Ne yalan söyleyeyim baya umutluyum bu kitaptan :)

     2. Mirasyedi: Akmarın açık gözlü satıcıları her zamanki gibi bir arıza çıkardı ve seçtiğim 2 kitabı istediğim fiyata vermeyince bende daha az duyduğum ama okumayı planladığım bu kitabı almak zorunda kaldım. Genel olarak Philippa Gregory haricinde tarihi roman kitap okumadım diye hatırlıyorum, yeni bir kitap eklenmiş olacak. 

     3. Rüya Ateşi: Seriyi bloglarda çooook fazla duyduğum ve yalnızca bu kitabı kaldığı için 4. kitabını -evet 4. kitabını alayım dedim. Bir seriye başladığımda bitirmeden bırakamama huyum yüzünden pişman olmayacağım diye düşünüyorum.

     4. Karanlık Yerler: Hiçbir yönüyle ilgimi çekmedi, sadece bir yerlerden tanıdık geliyor diye aldım :D

     5. Oksijen: Arka kapağında yazanlar ilgimi çektiği için aldım. Pişman olmam umarım.

    6. Bir Geyşa'nın Anıları: Yukarıdaki fotoğrafta göremediğiniz, arkadaşımın aldığım an çantaya attığı kitap olur kendisi. :)) Filmini izledim ama kitabı filmden önce duymuştum ve uzak doğu hayranlığım yüzünden beni kendine daha çok çeken bir kitap olduğu için alayım dedim. 

     Aldığım tüm kitaplar bu kadar. Mart ayında okuyacak 2 yarım kitabım daha var ve onlar bitmeden bunlara başlamak istemiyorum. Bakalım mart ayınca kaçını okumuş olacağım :)) 

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...