28 Eylül 2014 Pazar

Karanlık Ateş - Karen Marie Moning / Kitap Yorumu

Karanlıktan korkar mısınız? Hiçbir şey göründüğü gibi değildir ve yeri geldiğinde insanlar gördüklerine de inanmamalıdır... 

Güzel, akıllı ve normal biri olmak, görünürdekinin gerçeğini ortaya çıkarmaya yeter mi bilinmez ama MacKayla bu özelliklere sahip bir kadın olarak gerçekler için çaba sarf edecektir. Tek amacı, diğer tüm normal insanlar gibi mutlu ve sade bir hayatı varken kardeşinin öldürülmesi ile mantıklı bir açıklama getiremediği tuhaflıklara son vermekti. Anne ve babasına olan sadakatini çiğneyerek kardeşinin katilinin peşine düşen Mac, İrlanda'ya gider. Çıktığı yolculuk, onu hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı, iyi ile kötünün aynı derecede tehlike yarattığı karanlık bir dünyaya sürükler. Kısa süre içerisinde ise daha da büyük bir meydan okumayla karşı karşıya kalır: Sahip olduğundan haberdar bile olmadığı gücünü insanlık âleminin ötesindeki, tehlikeli Fae âlemini görebilme yeteneği kullanmayı öğrenir ve istenilenden çok daha uzun bir süre hayatta kalmayı başarır. Her hareketi, geçmişi olmayan ve Mac'in hayal ettiği gelecekle alay eden bir erkek olan karanlık ve gizemli Jericho tarafından gölgelenir.


Sayfa Sayısı: 342
Orijinal Adı: Darkfever
Yayınevi: Epsilon



Kitabımız ana karakterimiz Mac'in ağzından anlatılıyor ve kitapta ne ararsanız var. Mac'in başlarda hiçbir şeye inanmaması kitabı bana göre daha okunur kılmış. Birde olanları sürekli sorgulaması, boyun eğmemesi -Barrons'a karşı bile asdfgafdg- bence daha gerçekçi olmuş. 

Mac, ablası Alina'nın öldürülmesi üzere Dublin'e gider ve onun katilini bulmak üzere iş başına geçer. Tabii bunu polisle halledebileceğini düşünmesi ama sonrasında öğrendiği gerçekler yüzünden Dublinde daha fazla durmak zorunda kalacak.  

Mac kesinkle eğlenceli biri ve kitabı okurken durduk yere kahkaha atabilirsiniz. Barrons'un o soğuk nevale hali bile kızımızı korkutup uzaklaştırmaya yaramıyor. Hele sonundaki oje sahnesi kesinlikle favorim. :))

Hala Mac'in cevabını bulamadığı sorular var, tabii bizimde öğrenemediğimiz birçok şey. Diğer kitapları almamak için büyük bir irade testinden geçsem de her an bir diğer kitabı almış olarak çıkabilirim karşınıza. 


5/5



Serinin diğer kitapları









26 Eylül 2014 Cuma

Umutsuz - Colleen Hoover / Kitap Yorumu


    Lise son sınıf öğrencisi olan Sky çapkınlığı kendi şanıyla yarışan Dean Holder'la tanışır. İlk karşılaştıkları andan itibaren Holder onu hem korkutur hem de cezbeder. Ona dair bir şeyler, Sky'ın derinlere gömmek için çok uğraştığı sıkıntılı geçmişine ait anılarını ateşler. Sky ondan uzak durmaya kararlı olsa da Holder'ın kararlı tutumu ve esrarengiz gülümsemesi savunmasını yerle bir edip aralarındaki

bağın güçlenmesini sağlar. Ama gizemli Holder'ın sakladığı sırlar vardır, bu sırlar ortaya çıkar çıkmaz Sky sonsuza kadar değişir ve güven duygusu gerçekler karşısında yenilgiye uğrar.

   Sky ve Holder ancak çıplak gerçeklerle cesurca yüzleşerek yaralarını iyileştirebilecek ve sınır tanımadan yaşayıp birbirlerini sevebileceklerdir.

   Umutsuz nefesinizi kesecek, merakınızı uyandıracak size ilk aşkınızı hatırlatacak bir roman.



Sayfa Sayısı: 429
Orijinal Adı: Hopeless
Yayınevi: Epsilon




Kapak arkası yazısındaki gibi klasik bir aşk kitabı değil. Başlarında öyle olduğunu düşünmüştüm ama kitap ilerleyip özellikle sonlara doğru her şey netliğe kavuşunca ağzım kocaman bir O şeklinde açıldı.  Kitapta bir çok şeyin açıklaması var ve hopeless kelimesinin anlamının öyle bir şey olduğunu öğrendiğimde şaşırdım açıkçası. Kitabın geneline baktığımızda karşılaştığım olayları hesaba katarsam bu isim mevzusu pek şaşırılacak bir olay olmuyor aslında :P

İşin garibi de kitabın ilk yarısının gayet eğlenceli geçip diğer yarısında dram yüklü olması. Sanki iki farklı kitap okuyormuşum gibiydi.  Ayrıca Epsilonu buradan orijinal kapak basma ve büyük punto kullanma faaliyetlerinden ötürü tebrik ediyorum :P Kitabı okurken gözüm daha az yorulmuş oldu sayelerinde.

Umutsuz kesinlikle bir çırpıda bitecek bir kitap ve sakın arka kapağında yazılanlara aldırmayın. Yazılanlar kitabın yalnızca yarısı olabilir. Yazar o kadar etkileyici cümleler kuruyor ki sanki Sky'ın tüm o yaşadığı duyguları sizde yaşıyorsunuz ve bir an kitap karakteri olduğu tümüyle aklınızdan çıkıyor.

Özellikle Sky'ın bu kadar güçlü olması karakterlerde olmasını istediğim özelliklerden biriydi. Kitabın etkisinden çıkabilmek biraz uzun sürüyor, küçük bir uyarı olsun bu da :))






Umutsuz kitabındaki bir çok olay Yeni Bir Umut kitabında Holder'ın ağzından anlatılıyormuş. Eğer bu kitabın etkisinden kurtulabilirsem diğer kitabı almak istiyorum :))


5/5

***

Birkaç ufak alıntı..


"-Kafeterya. Ne olursa olsun uzak dur, ama hava kötüyse, içeri girdiğinde ne yaptığını biliyormuşsun gibi davran. Korkunun kokusunu alabilirler." (S.23)


"'Ya Vejetaryensem?' diye sordum salatadaki tavuk göğsüne bakarak.
'Etrafındakiler yersin.' diye karşılık verdi. Çatalımı kapıp tavuk göğsümden aldığım parçayı ağzıma götürdüm. 'Şanslısın, çünkü değilim.'" (S.28)


"'Peki ben hak etmiyor muydum?' Bu kez gözlerini bana dikti. 'Hayır,' dedi kesin bir tavırla ve tekrar yola döndü. 'Sen kelimeleri hak etmiyorsun, Sky. Sen harekete geçmeyi hak ediyorsun.'" (S.202)







20 Eylül 2014 Cumartesi

Küller - Ilsa J.Bick / Kitap Yorumu




Bir elektromanyetik darbe dalgası çakar gökyüzünde; tüm elektronik aygıtlar parçalanır, bilgisayarla çalışan tüm aletler yok olur ve milyarlarca insan o an, oracıkta ölür.


Hayatta kalan bir avuç insandan biri olan Alex, ölmüş anne babasına ve geçmişte kalan yaşamına veda eder. Çıktığı zorlu yolculukta, Afganistan'dan yeni dönmüş genç bir asker olan Tom ve büyükbabasını elektromanyetik darbede kaybetmiş olan sekiz yaşındaki Ellie ile karşılaşır.

 Bu küçük grup ve hayatta kalan diğerleri için şimdi tüm mesele, yiyecek ve barınak bulmak, kime güveneceklerini iyi bilmek, darbe sayesinde kazandıkları güçleri iyi kullanmak ve bir de kimin insan, kimin artık "değişmiş" ve bir zombiye dönüşmüş olduğunun ayırdına varmaktır. Her an bizim dünyamızın da başına gelebilecek bir felaketten sonrasını anlatan Küller, okurların elinden düşmeyecek, zaman zaman da kanını donduracak bir serinin ilk kitabıdır.

Sayfa Sayısı: 361
Orijinal Adı: Ashes
Yayınevi: Dex






Bu kitabı almadan önce hakkında çok iyi yorumlar okumuştum ama ilk bölümü bitirir bitirmez biraz abartıldığını anladım. Çok güzel bir kurgusu var, yazarın anlatımı, betimlemeleri çok güzel ama sanki olaylar çooook yavaş ilerliyor gibi. Evet, olan her olayı benimseyerek okuyorsunuz ama beni birazcık sıktı bu durum. Birde boş zamanımın çok fazla olduğu zamana denk geldiği halde bitirmeye kendimi zorladığım için okudum diyebilirim.

Bu kadar olumsuz şey yazdım ama kitap gerçekten güzeldi.Kitabın ilk yarısından sonra bir nebze konu gelişmeye başladı ve artık dış dünyadan haberdar olmaya başladı karakterler. Onun haricinde okurken ağzımı açık bırakacak derecede şaşırtıcı olaylar da olmadı değil. Alex'in bundan sonra ne yapacağını öğrenmeyi çok istiyorum. Diğer kitabı da en kısa zamanda -çok fazla beklenti içine düşmeden- almayı planlıyorum.


4/5



19 Eylül 2014 Cuma

Labirent: Ölümcül Kaçış / Film Yorumu






   Thomas bir asansörde uyandığında hatırlayabildiği tek şey ismidir. Ailesini, evini veya oraya nasıl geldiğini anımsamamaktadır. Zihni bomboştur. Asansörün kapıları açıldığında Thomas kendini Kayran isimli, devasa taş duvarlarla çevrili geniş bir alanda ve burada yaşayan çocukların arasında bulur.

   Tıpkı Thomas gibi Kayranlılar da oraya neden ve nasıl geldiklerini bilmemektedir. Tek bildikleri çevrelerini saran labirente çıkan taş kapıların her sabah açılıp her akşam kapandığı ve her otuz günde bir aralarına yeni bir çocuk katıldığıdır. Kimse Kayran'da kalmak istemese de kurtulmak imkânsız görünmektedir. Yine de Thomas'ın içinde bir his, çıkış yolu bulabileceğini söylemektedir. Ama bunun için zihninin derinlerinde yatan sırları açığa çıkararak labirentin gizemini çözmesi gerekecektir.






Ben kitabı okumadan filme gidenler grubundayım. Kitap, okumak istediklerim arasındaydı ve filme gitmeden önce acaba izledikten sonra okuma isteğim kaçar mı diye çok düşündüm. Ama filmden çıkar çıkmaz, arkadaşımla en kısa zamanda kitapları almamız gerektiğine karar verdik :))

Film bana göre mükemmeldi. Abartıyor muyum diye düşünüyorum ama son dakikaya kadar heyecanını hiç kaybetmemesi ve dikkatimin hiç dağılmamasından yola çıkarak gönül rahatlığıyla bunu söyleyebilirim. Kitabı okumadığım için filmle karşılaştırma yapamıyorum ne yazık ki. Ama aklımda bazı soru işaretleri de kalmadı değil. Kitapta 15-20 sayfada anlatılan bir konu filmde 15-20 saniyede gösterildiği içindir belkide. Kitabı okuyup öğreniriz artık.

Oyunculara yorum yapmıyorum. Dylan O'Brien benim gözümde hep Teen Wolf daki Stiles olarak kalacak diyordum ama film bitene kadar o karakter aklımın ucuna bile gelmedi. Thomas rolünü çok benimsediğini açıkça gördüm filmde.

Filmin fragmanını ekleyip aklınızı çeleyim bari :))


18 Eylül 2014 Perşembe

Sessizlik (Hush hush #3) - Becca Fitzpatrick / Kitap Yorumu



Sayfa Sayısı: 416
Orijinal Adı: Silence
Yayınevi: Pegasus






Geride sadece sessizlik kaldığında gerçek duyulabilir mi?


Patch ve Nora arasındaki çığlık, yerini sessizliğe bırakmıştır. Patch'in karanlık geçmişindeki sırların üstesinden gelmiş… birbirinden tamamen farklı iki dünya arasında bir köprü kurmuş… ihanet, sadakat ve güven duyguları zorlu sınavlardan geçmiştir. Ve bütün bunlar, cennet ve dünya arasındaki sınırları aşan bir aşk uğruna göze alınmıştır. Birbirlerine duydukları sarsılmaz güven haricinde hiçbir şeye sahip olmayan Patch ve Nora, uğruna çaba harcadıkları her şeyi ve aşklarını paramparça edebilecek bir güce karşı umutsuz bir savaşa başlarlar...





"Becca Fitzpatrick'in kaleme aldığı aşk büyüleyici." The Book Cellar

"Becca Fitzpatrick harika karakterler yaratmada eşsiz bir yeteneğe sahip. Nora ve Patch'in arasındaki çekim, insanın kalbini yerinden oynatıyor!" Strph Su Reads

"Unutulmaz karakterler, harika diyaloglar, etkileyici bir espri anlayışı ve karanlık olduğu kadar merak uyandıran bir olay örgüsü. hush, hush serisi, okuyucuyu kendinden geçiriyor." Reviewer X




Bana göre hush hush serisi genel olarak bakıldığında bir çırpıda okunabilecek bir seri. Yazar, yorucu cümleler sarf etmiyor ve anlatım dili çok akıcı.

Kitaba gelecek olursak;

Nora uzun zamandır kayıp ve bulunduğunda son 5 ayını hatırlamıyordur. Zaten kitabın yarısından fazlasında eskileri hatırlamaya çalışmakla geçiriyor.

Bence yazar bir kitap fazla yazayım mantığıyla yazmış. Fısıltı ve Çığlık kitaplarında işlenen temel bir konu vardı ama bunda diğer kitaplarda farklı olarak öğrendiğimiz pek bir şey yoktu.İlk iki kitabı tekrar baştan özet olarak okumuş gibiydim. Okuduğuma pişman değilim ama okumasam da pek bir şey fark etmezmiş diye düşünüyorum. Seriden bağımsız bir kitap olmuş sanki.

Final kitabı da elimde olduğu için en kısa zamanda onu da okuyup seriyi bitirmek istiyorum. Bu kitap hakkında olumsuz yorum yapıyor olsam da genel olarak seviyorum bu seriyi. Hatta bende çok uzun zaman takıntı haline gelmişti kitapları almak. Zaten kitapları hep karışık sırayla alıp, hepsini art arda okumaya çalışıyorum :))


3/5



8 Eylül 2014 Pazartesi

Mini bir kitap alışverişi #8




Kitap almak gibi bir niyetim yoktu ama sahafta bu kadar uygun fiyata bulunca kaçırmayayım dedim. 

Tatlı Bela kitabını arkadaşım benden alıp okumuştu ve bayılmıştı. Bende uyguna bulunca hediye olarak alayım dedim. Sanırım havalara uçacak :)) 

Meleğin Düşüşünü çok severek okumuştum ama bir türlü Kıyamet Sonrasını almak kısmet olmamıştı. Önümüzdeki ay okunacaklar listesinde ilk sırada olacak :))

Obsidiyen serisini seviyorum ama kitaplar çabuk bittiği için biraz geciktiriyordum. Sanırım devam etmenin vakti geldi :P


Bunlar da ilginizi çekebilir:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...